31 Ekim 2012 Çarşamba

Ülkenin kalkınmaktan ve çoğalmaktan daha fazla ihtiyaç duyduğu bir konu var,vicdan.Ve bu vicdan meselesi iktidara düşmez.

   Kürtaj yasağına karşı çıkıyor oluşum sayesinde 'Sen ne biçim Müslümansın!?' tepkileri üzerine..


  İslam'da insan,anne rahmine düştüğü andan itibaren fert sayılır ve böylece canının alınması cinayettir.
 Kanuna göreyse doğmamış bebek fert sayılmaz ve bu kanunun var olduğu ülkenin başbakanı 'Kürtajın Uludere Katliamından farkı yoktur!'diyemez..Derse karşı çıkan elbet olur.
 Fakat karşı çıkanların da aklanacak yanı elbette yok.Akp karşıtı olduklarını göstermek için saçmalamanın alemi yok.
(Sağlık zorunlulukları yüzünden yapılması gereken kürtajın yasaklanmasına karşı çıkanları hariç tutuyorum.)
 İçinde analık hissiyatı olan bir kadın çocuğunu öldürmez.Peki bu analık hissiyatı nasıl kaybolur?Tecavüze uğrayarak yani bir travma yüzünden..İstatistik veriler tecavüze uğramış kadınların ömür boyu psikolojik tedavi almalarının yüksek oranda olduğunu söylüyor.

 Tecavüze uğramış kadın o çocuğu doğurursa ömrü boyunca tecavüzcüsünü hatırlayacak ve anne-çocuk ilişkisi sağlıklı ilerlemeyecek.Tabii bu bir ihtimal.

  Ama bir kadın kaçamak cinsel ilişki yüzünden olan 'istenmeyen çocuğu' kusura bakmasın öldürmeye hakkı yok.Nefsini kontrol edemiyorsa çocuğun suçu ne?Kadın kendi bedeninde elbet kendi kararını uygular,onun bileceği iş.Fakat bu bedeni artık suçsuz bir bebekle paylaşıyor.
Bu ilişki sonucu çocuğu doğurursa onun için zorluklar başlıyor demektir.Kim bilir belki adam kadını istenmeyen çocukla beraber terk edecek..Çocuk gayri meşru doğma nedeniyle toplumda gördüğü muamele ile sağlıksız bir birey olacak.Ama kürtaj uygulanırsa bunların hiçbiri olmayacak kadın da erkek de mutlu mesut yaşayacak..

Amerikanın bazı gelişmemiş eyaletlerinde gayri meşru çocuk doğumlarının engellenmesi için,kadınların kürtaj yaptırması için belli bir bütçe ayırıyor.

Ama bizim devletin başındakiler Müslüman(!) olduğu için gayri meşru ilişkileri bu şekilde engellemeye çalışıyor.Üstelik dini değerleri araç kullanarak.
Devlete ne?Senin anayasanda 'Laik' yazıyordu hani..İnsanların ahlak ve vicdan bekçiliğini yapmak sana mı kalmış?
Ha pardon amaç nüfus fazlalığı ve kalkınmak değil mi Adalet Kalkınma Partisi?
Halkın ay sonun getirmek için ek işlere başvurduğu ülkede 3 çocuk istemen de bu yüzden zaten..Belki kürtaj da.
    Ülkenin kalkınmaktan ve çoğalmaktan daha fazla ihtiyaç duyduğu bir konu var,vicdan.
Ve vicdan insan kalbine yasakçı hükümlerle getirilmez..

12 Ekim 2012 Cuma

Klavye ateistlerinin ''Kadın" üzerinden sürdürdüğü dalga..

 Bazen ateistlerin kitap kapağı kaldırmadan kitap tozu yutmadan klavyeden dinlere çamur atma çabalarına rastlıyorum ve bu beni güldürüyor..Ateistliği internet sitelerindeki Niçe sözlerini benimsemekten ibaret sanıyorlar,düşünmüyorlar..Hatta öyle bilgisizler ki hakkında kulaktan dolma şeyleri (ki bu Türkiye'de hep böyle) ayette,sünnette,tasavvufta varmış gibi kabullenip alay ediyorlar..Ama sorsan Dante'nin İlahi Komedya'sını yüzde doksanı okumamıştır.

Yine bu aileleri tarafından zorla bayram namazına kaldırılan ''sanal ateistlerin" paylaşımlarına ve yazdıklarına göz atıyordum.Müslüman adamların çocuklarla evlenmesini eleştiriyorlar.İslamın buna izin verdiğini sanıyorlar...'Öyle bir şey yok,ergenlikten önce evlendirilemez' diyoruz,'Nasıl yok!Muhammed Ayşe ile 9 yaşında evlenmiş!' gibi saçma sapan rivayetleri İslam'a lanse ediyorşar..Bir keresinde deş öyle dediklerini gördüm,''İslam kadınlara ne kadar değer veriyor..Bakın Muhammed karınız size itaat etmezse onu dövündiyor!"

Bu yazıyı okuduktan sonra epey düşündüm.Evet.Veda Hutbesinde şöyle:

(eda Hutbesinin binlerce yıl önce Muhammed tarafından söylenmesine rağmen Evrensel İnsan Hakları ile ne kadar örtüştüğünü görebiliriz.)

''Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa,Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir."

yazıyor.( -kaynak için tıklayın- )
İşte sorun tam olarak bu!Buradaki ''dövün" Arapça'daki ''darb" kelimesinden tercüme edilmiştir.Tercüme eden ''Türk Din Adamları" kelimeyi nefsi lehine çevirmiştir ve yıllarca halka böyle okutulmuştur.Hatta kadının şiddete uğramasını Türk Erkeği ''E din öyle buyuruyor" bahanesine sığındırıyor.Oysa ki ''darbın" sarsmak,itmek,cezalandırmak anlamı da var. ''gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa" daki ''kimse" müzekker yani erkektir.Bu erkek de hutbede yabancı erkek olarak kastedilmekte.
630'lu yıllarda Arap Cahiliyesi ve sözde ''Çağdaş Avrupa''da bile kadınlar,erkeklerin soyunu devam ettirmeye yarayan çocuk doğurma makineleri olarak görülürken bu rezalete son veren Muhammed'in İslam çağrısı değil miydi?
.İslam,kadını  kocasına ve ailesine ihanet etmediği sürece kadına her türlü özgürlüğü zaten verdi.
Örneğin kadının kocasını boşama hakkı.Kadın hayatını o erkekle devam ettirmek ve çocuklarını onunla büyütmek istemiyorsa çocuklarını yanına alıp başkasıyla evlenebilir veya iffetini ve çocuklarını koruyarak kendi ayakları üzerinde durabilir.Ve kadının nikah sırasında eşinden mehir miktarını,boşanırsa alacağı tazminatı ve üzerine kuma gelmesini reddetmesinin de hakkı olduğunu hatırlatmak gerek..Çünkü bu ülkede kadınlar bu haklarından habersiz.

Fakat Katolikler'de öyle mi?..Değil kadının,erkeğin bile bu evliliğe son vermeye hakkı yok.Çünkü hangi mantığa hizmetse ''Dinde yeri yok''..Birbirini sevmeyen karı-koca başkalarına aşık oluyor,cinsel ve duygusal ihtiyaçlarını giderdikten sonra gayri meşru çocuklar oluyor.Fakat bu çocuğun annesinin ve babasının evlenmesi imkansız,çünkü başka aileleri var.Sonra o çocuk toplumda ''öteki" muamelesi görüyor ve sağlıksız bir birey olarak ömrünü tamamlıyor.Ali Şeriati ''Kadın" adlı kitabında,Amerika'daki Katoliklerin gayri meşru çocukları hakkında yazmıştır,sf.65'i okumanızı öneririm.
İslam kadına öyle değer veriyor ki ilk iman etme(Hz.Hatice) ve ilk şehid olma(Hz. Sümeyye) şanın kadına veriyor.Şunu asla inkar edemezsiniz:İslam'da aile kavramı çok önemli.Ailedeki esas unsur anne,yani kadındır.İslam'ın buyurdukları ve özgürlükleri mutlu bir kadını,mutlu bir kadın mutlu bir aileyi,mutlu bir aile mutlu çocukları,mutlu çocuklar mutlu bireyleri ve bu bireylerse mutlu ve sadakat çerçevesinde bir dünya oluşturur.


“Onlar hala Kur'an üzerine gerektiği gibi düşünmeyecekler mi?"

 (Nisa 4/82)