12 Ekim 2012 Cuma

Klavye ateistlerinin ''Kadın" üzerinden sürdürdüğü dalga..

 Bazen ateistlerin kitap kapağı kaldırmadan kitap tozu yutmadan klavyeden dinlere çamur atma çabalarına rastlıyorum ve bu beni güldürüyor..Ateistliği internet sitelerindeki Niçe sözlerini benimsemekten ibaret sanıyorlar,düşünmüyorlar..Hatta öyle bilgisizler ki hakkında kulaktan dolma şeyleri (ki bu Türkiye'de hep böyle) ayette,sünnette,tasavvufta varmış gibi kabullenip alay ediyorlar..Ama sorsan Dante'nin İlahi Komedya'sını yüzde doksanı okumamıştır.

Yine bu aileleri tarafından zorla bayram namazına kaldırılan ''sanal ateistlerin" paylaşımlarına ve yazdıklarına göz atıyordum.Müslüman adamların çocuklarla evlenmesini eleştiriyorlar.İslamın buna izin verdiğini sanıyorlar...'Öyle bir şey yok,ergenlikten önce evlendirilemez' diyoruz,'Nasıl yok!Muhammed Ayşe ile 9 yaşında evlenmiş!' gibi saçma sapan rivayetleri İslam'a lanse ediyorşar..Bir keresinde deş öyle dediklerini gördüm,''İslam kadınlara ne kadar değer veriyor..Bakın Muhammed karınız size itaat etmezse onu dövündiyor!"

Bu yazıyı okuduktan sonra epey düşündüm.Evet.Veda Hutbesinde şöyle:

(eda Hutbesinin binlerce yıl önce Muhammed tarafından söylenmesine rağmen Evrensel İnsan Hakları ile ne kadar örtüştüğünü görebiliriz.)

''Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa,Allah, size onları yataklarında yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir."

yazıyor.( -kaynak için tıklayın- )
İşte sorun tam olarak bu!Buradaki ''dövün" Arapça'daki ''darb" kelimesinden tercüme edilmiştir.Tercüme eden ''Türk Din Adamları" kelimeyi nefsi lehine çevirmiştir ve yıllarca halka böyle okutulmuştur.Hatta kadının şiddete uğramasını Türk Erkeği ''E din öyle buyuruyor" bahanesine sığındırıyor.Oysa ki ''darbın" sarsmak,itmek,cezalandırmak anlamı da var. ''gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırlarsa" daki ''kimse" müzekker yani erkektir.Bu erkek de hutbede yabancı erkek olarak kastedilmekte.
630'lu yıllarda Arap Cahiliyesi ve sözde ''Çağdaş Avrupa''da bile kadınlar,erkeklerin soyunu devam ettirmeye yarayan çocuk doğurma makineleri olarak görülürken bu rezalete son veren Muhammed'in İslam çağrısı değil miydi?
.İslam,kadını  kocasına ve ailesine ihanet etmediği sürece kadına her türlü özgürlüğü zaten verdi.
Örneğin kadının kocasını boşama hakkı.Kadın hayatını o erkekle devam ettirmek ve çocuklarını onunla büyütmek istemiyorsa çocuklarını yanına alıp başkasıyla evlenebilir veya iffetini ve çocuklarını koruyarak kendi ayakları üzerinde durabilir.Ve kadının nikah sırasında eşinden mehir miktarını,boşanırsa alacağı tazminatı ve üzerine kuma gelmesini reddetmesinin de hakkı olduğunu hatırlatmak gerek..Çünkü bu ülkede kadınlar bu haklarından habersiz.

Fakat Katolikler'de öyle mi?..Değil kadının,erkeğin bile bu evliliğe son vermeye hakkı yok.Çünkü hangi mantığa hizmetse ''Dinde yeri yok''..Birbirini sevmeyen karı-koca başkalarına aşık oluyor,cinsel ve duygusal ihtiyaçlarını giderdikten sonra gayri meşru çocuklar oluyor.Fakat bu çocuğun annesinin ve babasının evlenmesi imkansız,çünkü başka aileleri var.Sonra o çocuk toplumda ''öteki" muamelesi görüyor ve sağlıksız bir birey olarak ömrünü tamamlıyor.Ali Şeriati ''Kadın" adlı kitabında,Amerika'daki Katoliklerin gayri meşru çocukları hakkında yazmıştır,sf.65'i okumanızı öneririm.
İslam kadına öyle değer veriyor ki ilk iman etme(Hz.Hatice) ve ilk şehid olma(Hz. Sümeyye) şanın kadına veriyor.Şunu asla inkar edemezsiniz:İslam'da aile kavramı çok önemli.Ailedeki esas unsur anne,yani kadındır.İslam'ın buyurdukları ve özgürlükleri mutlu bir kadını,mutlu bir kadın mutlu bir aileyi,mutlu bir aile mutlu çocukları,mutlu çocuklar mutlu bireyleri ve bu bireylerse mutlu ve sadakat çerçevesinde bir dünya oluşturur.


“Onlar hala Kur'an üzerine gerektiği gibi düşünmeyecekler mi?"

 (Nisa 4/82)