31 Ekim 2011 Pazartesi

Zenginlerin gözü doyarsa yoksulların karnı doyacak

 İslam'a inanıyorlar.İslam Peygamberi'ne inanıyorlar..Cemaatler kurup Müslüman gibi yaşadıklarına inanıyorlar.Fakat lüksten taviz vermeden.Bu söylendiğinde 'Ne yani Müslümanlar sefil mi yaşasın?' sorusu geliyor hemen..İnsanlar sefillik ve lüks yaşamın arasındaki 'mütevazılık' çizgisini kaçırıyor.Özellikle Müslümanlar..


İslam'da,Sıddıki'nin ifadesiyle aşırı 'sosyalist yaklaşım' yani 'mülk tüm toplumundur' ibaresi yoktur.Yani halkın mülk eşitliği,kişilerin zekatları ve sadakalarıyla sağlanır.(Sadaka dilenciye verilen değildir.Bu böyle anlaşılsa da arkadaşımıza verdiğimiz hediye de ona sadakatimizi gösteren sadakalardır.)Ama gördüğüm gibi bu rızayla sağlanan ve İslam'ın da istediği eşitlik ne yazık ki yok olmakta.Ayetlerde de görüldüğü gibi insanla yoksulluğuyla da zenginliğiyle de imtihan olduklarını unutuyor.

Bu duruma binaen en sağlam örneği Suud Krallığı ve varislerini gösterilebilir.

Suud Kralının yeğeni birkaç gün önce Mekke'de kapanan Bodrumda soyunan üzerinde milyon dolarlık takılar olan bilmem kaçıncı karısıyla 85 metrelik yatıyla Bodrum'a tatile geldi..

Hangi Müslüman olursa olsun,mal varlıklarının haddini görünce tüylerim diken diken oluyor..
Nefsani açlık başa gelebilecek en kötü şey,insanlık dışı,Müslümanlık dışı.

Dünya'daki en yoksul ülkenin (Somali),en zengin ülkenin (90 bin 149 dolarlık kişi başına düşen gelirle,Katar)  yani Müslüman ağırlıklı olması bu acı tablonun en net göstergesidir.

Bu Dünya'daki genel rezaletti.Peki Türkiye'de durum ne?Devletin başındaki Akp hükümetinin eşleri kadınsı harcamalarını had safhada yapıyor.
Cemaat menfaatleriyle ihya olmuş Müslümanlar cipleriyle kendi cemaatlerinin yardım vakıflarıyla hayır yapıyor.O kadar 'ötekileşmişler' ki, diğer cemaatlerin yardım hareketlerinden kendileri soyut tutuyorlar.
Hele bazıları bu mülk paylaşımını ve nefsi zorlama hareketini sadece kandillerde,bayramlarda,Ramazan ayında yapıyor.

Diğer zamanlarda ise kollarında Trabzon işi burma bilezikler ve kafada 469,99 tl. verdikleri Vakko eşarp ve gardıroplarını dolduran 529,99 değerindeki pardösülerini giyip ( bkz: Ala Türban Modası badem bıyıklı kocalarının lüks  arabalarına binip Caprice Otel'ine gidecekler.Böyle insanları çok görüyorum ve görüldüğüne de inanıyorum.
Vakko demişken,geçtiğimiz ay Şevval Sam 'Başörtüsü benim
için tekstil ürünüdür.'' demişti..Maneviyata saygısızlık yaptığı üzerine yığınla tepki aldı.Ama eleştirenler örtüdeki maneviyatı İslam temeli ve Peygamberin yaşam felsefesi olan mütevazılığı yok ederek öldürenlerin kendileri olduğunu unuttular.


Engin Noyan;gittiğim bir konferansında yağpığımız bu fazla harcama ve dinimizce yasaklana israfa şöyle değinmişti ''Kudretin gösterişe ihtiyacı yoktur!''
Beytullah yani Allah'ın Evi Kabe bile kare,yamuk yumuk,gösterişsiz bir taş yapı olmasına rağmen ümmet ona aşık ise bunun nedeni görüntüsü değil maneviyatıdır.Allah,evini elmas camlardan Babil Kuleleri gibi ihtişamlı ve yüksek yapabilirdi.Yapmadı.

Ha diyeceksiniz ki,ehli beyt gibi çadırda yaşayıp üç beş kıyafetle mi ömür geçirelim?
Hayır çağ değiştikçe insanın yaşam koşulları da değişecektir.Mülk fıtri ihtiyaçtır,ama fazlası insani tüm sorunları berberinde getirir.Bu değil bir Müslüman'a,hiçbir insana yakışmaz.

'En şaşalı otellerde kalarak, en pahalı turlarla yolculuk yaparak ve bir milyon müslüman arasında hepsinden daha seçkin ve daha ayrıcalıklı olarak mutlu bir hac ibadeti ifa eden kişi,inançta ibrahim,davranışta nemrut gibidir..'

Ali Şeriati