Yıl 1999..17 Ağustos depreminden 4 ay sonra..Ailemizin ruhen yıkımı ve Küçük
Rana..Depremi yaşadığımıza dair pek bir şey hatırlamam..Fakat unutmadığım şeyler de yok değil..
Anneannem ve dedem aylarca çadırda kaldıktan sonra başka bir eve taşındı. Depremde sağ kalan eski,kasvetli
''soğuk '' bir ev..Bahçesi çalılıklarla dolu ve karanlıktı.Yerle bir olan Adapazarı..Ama o durumda bile gülen ve anneannem ve dedem
vardı..Güldüren.
Ailenin genetiğinde olan et düşkünlüğü bende de vardı
elbet.Ve dedemin milletin ekmek için bile saatlerce beklediği zamanda kasap,market hiçbiri olmadığı halde almıştı..Nasıl aldığını bilmiyorum kimseye
sormadım da..Acaba sağ olsaydı sorar mıydım ?!
Bir de deprem oyunu..Zeki
kuzenimin parlak fikriydi.Minderleri yıkıp altına girerdik.''İmdat!Kurtarın!''Şimdi oynadığımız oyunladan çok daha masumdu.
O ev ben kokardı.Saçlarım,oyuncaklarım kokardı.Aslında dedemin ve anneannemin evi hep öyleydi.
Depremden yırtık bir şekilde çıkan lacivert koltuk silinmiş ve üzerine kare desenli örtü
serilmişti yırtıklar görünmesin diye.Mutfakla birleşik o odada minik bir kuzine.İşte onu unutamam oyun oynadığımız minderleri önüne çeker otururduk
dedem ben anneannem ve kardeşim..
Ananemin ay şeklinde kestiği
portakallar..Dedemin gazete hışırtıları,çıtırdayan odun sesi, şapırdatarak yiyen kardeşim..Unutmam o ''sıcak'' odayı.Yeşil-turuncu pijamamı ve sarı
çoraplarım..Onlarla fotoğrafımın olması şans..Enkazda kalan onca fotoğraftan sonra fotoğrafların değeri iyi biliniyor..
İşte
o ''ay'' şekilli portakallar tatlıydı,çünkü o zamanlar ben üzülmeyim diye gülümsemelerinden taviz vermeden rol yapanlar vardı..
Şimdiyse ekşiler..
Şimdiyse ekşiler..